Reviews

Bu kitabı sevip sevmediğim hakkında ne hissettiğimi tam da bilemiyorum. Öncelikle kitabın iç yapısında bana garip gelen bir tarzla karşı karşıya kaldım. Büyük harfsiz, noktalama işaretsiz ve bazen satırın orta yerinde cümlenin sürpriz şekilde bittiği o tarz, başlangıçtan sona kadar devam etti maalesef. Ele aldığı 12 hikayeyi bir tiyatro prömiyeri ekseninde ele alışı güzel bir fikirdi. Kadınlık, cinsiyet kimlikleri, annelik, ekonomik özgürlük, feminizm, yaşlılık, LGBTI olmak, ırkçılık, göçmen olmak, ilişkiler, toksik ilişkiler gibi ağır konuları yaşları 19'dan 93'e kadar değişen bireylerin büyüme hikayeleri, gündelik yaşamları, siyasal değişimlerin kendi yaşamlarına yansımaları ve travmalarına değinerek zamansal bir panorama çizmiş yazar. Kitabın sonlarına doğru İngiltere'de son birkaç yıldır çok yoğun şekilde tartışılan Terf (Trans bireyleri dışlayıcı radikal feminizm) hakkında iki kelamı nasıl olmaz şaşkınlığında iken ciddi anlamda son sayfalarda konuyla ilgili fazla suya sabuna dokunmadan bir selam çakmış yazar. Aslında daha akıcı bir okuma olur diye düşünüyordum ama yukarıda bahsettiğim konular ve zaman zaman twit okuyormuşum gibi hissetmemden dolayı çokça ara vermek zorunda kaldım. Üç buçuktan dört puan benim için.
