Edebiyattan Sinemaya Yoksulluk
Edebiyat ve sinema, yedinci sanat olarak sinemanın ortaya çıkışından bugüne kadar modern zamanların en temel anlatı aracısı olmuşlardır. İki sanat dalının birbiriyle ilişkisi hem teknik hem de içerik düzleminde devam ederken özellikle de roman ve hikâye türü, sinemanın temel kaynaklarından biri hâline gelmiştir. Gerek Türkiye’de gerekse diğer ülkelerde önemli romanlar sinemaya uyarlanmıştır. Edebiyat kelimelerle olguları, duyguları, olayları ve her hâliyle insanı anlatırken sinema, kelimeleri görüntüye aktararak insanlık hallerini görünür kılmaya çalışmıştır. Her iki sanatın üzerinde durduğu ve neredeyse her dönem çeşitli eserlere konu olan insanlık hâllerinden birisi ise yoksulluk olgusudur. Bugün, küresel boyutlara ulaşarak milyonlarca insanın hayatını etkileyen yoksulluk farklı disiplinlerce çalışılan bir olgudur ve sanat sahasında da çeşitli yönleriyle ele alınıp yansıtılmıştır. Edebiyat ve sinema ise diğer konularda olduğu gibi modern insanın yoksulluk hallerini de en iyi yansıtan anlatı türlerindendir. Sanatçılarca farklı biçimlerde ve uzamlarda değerlendirilen yoksulluk olgusu, yakın dönemlerde iyiden iyiye sanatın temel izleklerinden olmuş bireysel ve toplumsal düzlemde yoksulluk dünyadaki gelişimine paralel olarak sanat sahasında da ön plana çıkmıştır. Bu çalışmanın da amacı yoksulluğun sanat sahasındaki görünümlerini belirlemektir. Bu bağlamda bir yandan yoksullukla ilişkili kavramlar ele alınırken bir yandan da yoksulluğa karşı bakış açıları değerlendirilmiştir. Bugün tüm dünyanın bir sorunu ve hatta belki de bir ayıbı olarak okunabilen yoksulluk gerçeğinin nedenleri, sonuçları ve nasıl çözülebileceğine dair önerileri kurgusal düzlemde nerede durmaktadır ve modern sanatta nasıl yorumlanmıştır. En önemlisi de istatistiklerde yer almayan, rakamlarla anlatılamayan bireyin iç dünyası, yoksulluğun bu dünyada bıraktığı tesirler en güzel edebiyatla, sinemayla aktarılmıştır ve dolayısıyla da yoksulluğun akisleri bu kurgusal anlatılarda yankılanır. Bu sebeple yoksulluğun ortaya çıkardığı sonuçları anlayabilmek için de en yetkin kaynaklar romanlar, hikâyeler, sinemalardır. Dolayısıyla modern bir olguyu çözümleyebilmek için en iyi inceleme nesneleri modern anlatı araçlarıdır. Biz de zamanımızın en etkili iki anlatı türü olan roman ve sinema üzerinden okumalar yaptık ve yoksulluğa dair kapsamlı bir çalışmayı ortaya çıkarmayı hedeflerken, edebiyat, sinema, iletişim gibi alanlarda çalışmalar üreten akademisyenlerle bu kitabı hazırladık. Çalışmaya katkılarından ve desteklerinden dolayı bölüm yazarlarımız Ali Tilbe, Ferhat Kaçar, Gülsemin Mısırlı, Leyla Turğal, Mehmet Çetinkaya, Dilek Aydemir ve Yasemin Aktaş hocalarımıza bir kez daha teşekkür eder, kitabın her iki alana da katkı sunmasını temenni ederiz.