Reviews

"Dünyalar bizim kafamızda doğarlar ve artık sığamayacakları hale gelene kadar büyümeye devam ederler. Ardından, kafamızdan çıkarlar ve kendi yollarında ilerlemeye devam ederler. Gerçek budur, ona inandığımızda kurgunun başına gelen şeydir!" Angolalı yazar José Eduardo Agualusa'nın okuduğum üçüncü kitabı oldu bu, kendisini yaşayan en heyecan verici yazarlar arasında saymakta artık bir beis görmüyorum - keşke diğer eserleri de dilimize çevrilse! Yaşayanlar ve Diğerleri’nde bir edebiyat konferansı için bir araya gelmiş yazarların bir adada mahsur kaldığı birkaç günün öyküsünü okuyoruz. İnternet yok, elektrik yok. Bu hiçliğin içinde yazarlar kendileri ve kendi yarattıkları hayaletlerle baş başa kalıyor, anakara ile iletişimi kopmuş adada gizemli şeyler olmaya başlıyor. Neresi gerçek, neresi rüya, neresi halüsinasyon, anlamak güçleşiyor, kitabın içinde kayboluyorsunuz. Neredeyse onirik bir deneyim, acayip lezzetli. Yazarın bu kitabı pandemiden hemen evvel yazmış olması ve ardından aslında hepimizin buna benzer birer mikro-tecrübe yaşamış olmamız acayip bir tesadüf. Agualusa bu hikaye üzerinden geçmiş, gelecek, bellek, hafıza, kimlik, etnisite, kültür gibi konuları her zamanki nefis şiirli diliyle didiklemeye başlıyor. Diğer eserleri gibi son derece sürükleyici, merak uyandırıcı, zaman zaman son derece absürt ve komik bir kitap bu da. Bir yandan bir şiir gibi akarken bir yandan da bir sürü soru bırakıyor insanın kucağına, sanırım Agualusa'da en sevdiğim şeylerden biri bunu yapabilme becerisi; büyük soruları küçük olayların ardına gizleyip size fısıldamayı başarması yani. Çok seviyorum, çok sevdim.