Ben ve Hayat ve Ölüm
Türk öykücülüğüne ve düşünce dünyasına yeni fikirler ve boyutlar kazandırarak unutulmaz eserler veren Rasim Özdenören, öykü ve düşüncedeki istikrarlı ve güçlü konumuyla kendinden sonra gelen pek çok yazarı etkiledi. Türkçeyi doğru ve güzel kullanmadaki mahareti, insan ruhunun sırlarına vâkıf olması, gözlemciliği, ayrıntıları yakalamadaki ustalığı, dilde ve muhtevada yerli duruşu her kesimde kabul gördü. Öyküleri; özetlenemez oluşuyla, her defasında yeniyi ve yenilenmeyi yakalamasıyla dikkat çekti. Benliğimizi, bilincimizi tazeleyen, okuyucusunu tekraren kendine çağıran metinler ortaya koydu. Toplumdaki değişmeyi, yabancılaşmayı, uyumsuzluğu, modern çağın insanının dramını ve trajiğini sergilemedeki başarısıyla özgün bir yere sahip oldu. Bu özellikleriyle edebiyat ve düşün dünyamızın bilgesi olarak anıldı. Türk öykücülüğünün ve deneme yazarlığının gelmiş geçmiş en usta kalemlerinden biri olarak temayüz etti. Özdenören, Ben ve Hayat ve Ölüm’de ‘hayata’ ve onun ayrıntılarına, zenginliklerine şahsî tecrübeleri ışığında bakmayı deniyor. Ben’in dolayımından geçerek hayatı ve ölümü, insanın hayatla ölüm arasında yer alan çeşitli hâllerini, korkularını, zaaflarını, savaşı(mı)nı… vs. kısaca insanın hayatında yer alan çeşitli görüntüleri anlamaya ve anlatmaya çalışıyor. İnsanın acz ve zaaftan örüldüğü, kudretinin de bu iki hâlden fışkırdığını vurguluyor. Bir bakıma anı ile deneme arasında bir yere konulabilecek bu kitap, Rasim Özdenören okuyucularına derinlemesine, doyumsuz ve ustaca bir üslupla alışık olmadıkları tatlar sunuyor...