Mehmet Kaplan

Kültür ve Dil

Mahmut Kaplan

Mustafa Çağrıcı

Hakan Yalman

Meti̇n Karabaşoğlu

Mustafa Sai̇d İşeri̇

Ümi̇t Şi̇mşek

Murat Kuru

İsmai̇l Lati̇f Hacınebi̇oğlu

Ahmet Güler

Ahmet Feyzi̇ Karabacak

Adnan Şi̇mşek

Can Rıfat Turcan

Sali̇h Si̇nanoğlu

Yük ağır, yol uzun Türkiye toplumu, son ayları âdeta türbülansa girmiş bir uçağın içindeki yolcular gibi geçirdi. 6 Şubat depremleri ve ardında bıraktığı hasar, peşisıra gelen seçim atmosferi ve o ortamda yaşanan, herkesi bir şekilde etkileyen ağır siyasî propaganda dönemi... Bu şartlarda siyasetin gölgesi toplumun üstüne o kadar ağır biçimde çöktü ki, başka hiçbir mesele neredeyse görülemez oldu. Ve yine, siyasetin sesi o kadar baskın çıktı ki, başka bir konu duyulmaz ve konuşulmaz hale geldi. Ama büyük meselelerimiz var bizim. Siyaseti ilgilendiren büyük meselelerin yanında, daha önce de dikkat çektiğimiz gibi, bir de asla siyasetin çözemeyeceği meseleler… Şahsî hayatlar ve iç dünyalardan başlayarak, aile, cemaat, toplum hayatına dair büyük meseleler... Bütün insanlığı kuşatan hızlı ve sert bir dönüşümün içindeyiz. Postmodern bir dünyaya hızla evrilirken herşey, ama özellikle de hakikat ve anlam buharlaşıyor, altımızdaki zemin giderek kayganlaşıyor ve istikameti bulmak daha da zorlaşıyor. Bu şartlarda, bütün ‘radyoaktif’ serpintilerini de dikkate alarak, bu büyük meselelere, sonuçlarına ve çözüm yollarına odaklanmanın vakti. Açıkdeniz’lere daha fazla ihtiyacın olduğu zamandayız. Yük ağır, yol uzun... Ama olsun, yoldayız.

Açıkdeniz Dergisi Sayı:16 / Haziran 2023

Hasna Niran Yalman

Merve Aktaş

Cemal Toy

Fati̇h Çınar

Mehmet Di̇nç

Yola devam ediyoruz Kapak konusunu yaşama sevinci ve neşeye ayırdığımız bir sayımızın ilk sayfasında söyleyeceklerimiz, dileriz neşenizi kaçırmaz. Bu endişeyle, ama aynı zamanda ilk sayımızı hazırlarken taşıdığımız heyecanın aynısıyla yazıyoruz bu satırları... Açıkdeniz 19. sayısında. Matbu surette yola çıkalı henüz yirmi ay bile olmadı. Lâkin ülkenin içinde bulunduğu ekonomik şartlarda bu zaman zarfında dehşetengiz maliyet artışları yaşadık. Öyle ki, ondokuz aylık zaman zarfında 5 katı aşan maliyet kalemlerimiz dahi var. Bu şartlarda bir karar vermemiz gerekiyordu. Buna rağmen matbu şekilde yayında ısrar edip günün sonunda bütün imkânları ve mecali tükenmiş hale gelmek yahut şartlar istikrara kavuşuncaya yahut sürdürülebilir bir sponsor desteği temin edinceye kadar yayınımıza dijital olarak devam etmek. Refikimiz olan birçok dergi daha önceden tercihlerini ikinciden yana yapmıştı. Yaz aylarında onlara yenileri de eklendi. Ve günün sonunda biz de kendimizi bu tercihe mecbur hissettik. Daha açık ifade edelim: Baskı ve kargo maliyetlerinin anormal şekilde yükseldiği şu ortamda, üstelik yaşanan ekonomik daralma sebebiyle abonelikler açısından da bir daralma sözkonusu iken, Açıkdeniz için ideal değil ama uygulanabilir seçenek, yayınına dijital olarak devam etmekti. Aynı ekiple aynı çizgi, üslup ve çerçevede yayınımız devam edecek, her ay yeni konularla yeni sayılarımızı yine hazırlayacağız; ama abonelerimiz bir müddet bize sadece online mecralar üzerinden erişecekler. (Bu şekilde erişime itirazı olan abonelerimiz için de opsiyonlarımız olacak, onların haklarını koruyacağız.) Velhasıl, eğer Eylül ayı içinde sürpriz bir gelişme olmazsa, bu sayı ‘şimdilik’ son matbu sayımız. Ama yola devam ediyoruz. Ekim’de elektronik ortamda 20. sayımızda yeniden görüşmek üzere...

Açıkdeniz Dergisi Sayı: 19 / Eylül - Neşeye Davet

Ferhat Kentel

Safa Mürsel

Senai̇ Demi̇rci̇

Dağıstan Çeti̇nkaya

On sayı ve üç rica Açıkdeniz’de Mart ayında başlayan yolculuğumuz yeni bir aşamaya geldi ve onuncu sayımız elinizde... Bundan böyle çift rakamla ifade edilecek sayılarımız. Dileriz, üç rakamlı sayılara da istikrarlı bir şekilde ulaşırız. Gündelik hayatın akışı içinde biliyoruz: Bir insanın bir konuda nasıl bir tutum takındığını birkaç kere görmek, onun hakkında bir izlenimden öte artık bir kanaat edinmek için yeterli oluyor. Farklı oluşumlar, kurumlar, kuruluşlar ve bu arada dergiler için de aynısı geçerli olsa gerek. Durum buysa, on sayımız, Açıkdeniz’in nasıl bir yolda olduğu ve ne yapmak istediği hakkında herhalde bir kanaat vermiştir. Başından itibaren dergimizi takip eden dostlardan da, onlara daha sonra katılan dostlarımızdan da ricamız var. Rotası belli, çizgisi berrak olan dergimize üç açıdan desteğinizi bilhassa istiyoruz. Eli kalem tutanlar, kendilerine de dergimizin sayfalarının açık olduğunu bilsinler. Eli kalem tutmasa da dergimiz için bir önerisi olanlar, bu önerilerini bize iletsinler. Ve dergimizi içeriğiyle, üslubuyla, çizgisiyle beğenen dostlarımız, beğeneceğini umdukları kişileri de lütfen dergimizden haberdar etsinler. Sizinle büyüyeceğiz...

Açıkdeniz Dergisi Sayı:10 / Aralık 2022

Ahmet Yıldız

Alparslan Açıkgenç

İ. Lati̇f Hacınebi̇oğlu

İnsanda buluşmak Ekim ayı, bütünüyle dünya ve bütünüyle insanlık açısından unutulması imkânsız olan, unutulmaması da gereken olaylara sahne oldu. İşgal altında tuttuğu topraklarda İsrail’in Hamas’ın giriştiği huruç harekâtını gerekçe edinerek Gazze halkına karşı başlattığı soykırım boyutundaki saldırılar, doğusunda insanlık onuruna aykırı düşen otoriter rejimlerin hâkim olduğu bir dünyanın batı tarafındaki devletlerin ‘insan hakları’ söylemlerindeki ikiyüzlülüğü de açığa çıkardı. ABD yönetimiyle birlikte birçok Avrupa devletinin savaş suçlusu işgalci entitenin yanında hizalandığı bu şartlarda, herşeye rağmen insanlık adına ümitli olmamızı mümkün kılan bir manzaraya da şahit oluyoruz. Hükûmetleri savaş suçlusu bir yönetime destek çıkarken, Avrupa’nın her yerinde ve ABD’de milyonlarca insan, Bediüzzaman’ın “Avrupa ikidir” söylemini doğrular bir hassasiyetle, Müslüman ülkeler dahil dünyanın doğu kısmında görülmeyen bir tepki ortaya koyup inisiyatif alıyorlar. Bu manzara, Filistin’deki ve başka bazı diyarlardaki bunca acıya rağmen insanlık adına ümitleri diri tuttuğu gibi, Açıkdeniz olarak daha yolun başında ilan ettiğimiz bir duruşun isabetini ortaya koyuyor: “İnsanda buluşalım.” Dünya daha iyi bir yer haline gelecekse bu, dünyanın her yerinden insanî değerlerini koruyabilen erdemli insanların buluşması sayesinde mümkün olacak. Umudumuz da bu, rotamız da...

Açıkdeniz Dergisi Sayı: 21 / Kasım 2023 - Kainatı Bütüncül Okumak

Ahmet Hamdi Tanpınar

Tanpınar'ın şiir dünyası

Akın Aysan

Celaletti̇n Güneş

Hayretti̇n Kara

Muhammed Ertan

Konuşmaya talip olduğumuz meseleler Ülkemiz bir kez daha bir seçim atmosferine girmek üzere... Siyasetin zaten üstümüzden hiç kalkmayan gölgesini, önümüzdeki gün, hafta ve aylar boyu daha da kesif bir şekilde hissedeceğiz. Belki birçok insanın zihnini bütünüyle siyaset dolduracak, birçok ortamda sadece gündelik siyaset konuşulacak. Siyasetin zihinleri, gündemi, hayatı bu kadar işgal etmesine karşılık, çözülmeyen çok meselelerimiz var. Çözülmüyor, çünkü siyasetin çözemeyeceği meseleler var. Dahası, onun çözüm alanındaki meseleleri dahi çözebilmesi için, öncelikle çözülmesi gereken insani ve ahlaki meselelerimiz var. Açıkdeniz, işte bunları öncelikli mesele olarak seçerek yola çıktı ve yoluna bu şekilde devam ediyor. Bu meseleleri aklıselimle, sakin bir şekilde müzakere edebilmek ise, gündelik siyasetin tarafgirlik tuzağından uzak durmayı, siyasetin dışında ve üstünde kalmayı gerektiriyor. İlk sayımızdan elinizdeki sayımıza, 12 ay boyu bu şekilde yol aldık. Ve yolumuza bu şekilde devam edeceğiz. Siyasetin hayatlarımıza etki etmediğini söyleyecek durumda değiliz. Ama temel değerler, ahlaki ilkeler ve insani meseleler üzerinden siyasete dahi etki etmek, bizatihi içinde olmamak ve tarafgirliğine kapılmamakla mümkün. Bu yolculuğumuzu sürdüreceğiz. Mart ayında, ikinci yılımıza merhaba diyeceğimiz yeni sayımızda görüşmek üzere...

Açıkdeniz Dergisi Sayı:12 / Şubat 2023

Mustafa H. Kurt

Harun Pi̇ri̇m

Hi̇lmi̇ Karaca

İ. Lati̇f Hacinebi̇oğlu

Ümit Şimşek

Yola çıktık, sizi de bekliyoruz Kavgadan usandık, kavgacılardan bıktık. Kendisinden başkasını anlamak istemeyenlerden… Nefretle beslenen, kibirle büyüyenlerden... Gerenlerden ve gerilimlerden bıktık. Linç kültürüyle beslenenlerden bıktık. Huzuru özledik. Barışı özledik. Adaleti, merhameti, özgürlüğü, bilgiyi, bilgeliği, saygıyı, sevgiyi özledik. İnsanlığımızı özledik. Birbirine düşman gözüyle bakmayan, birbirinin yüzünde bir dost siması gören insanların arasında yaşamayı özledik. Artık yeter diyoruz. Yola çıktık, özlediğimiz iklime ulaşmak için açılıyoruz. İnsanların birbirini saydığı, birbirini dinlediği, farklılıkların toplumu zenginleştirdiği, ilmin ve hikmetin konuşulduğu, sanatın ve güzelliğin rağbet gördüğü yerlerde temiz ve özgür havaları teneffüs etmek, oralarda birbirimizi okumak, birbirimizi anlamak, birbirimizde insan olmanın güzelliklerini görmek, dinlemek ve terennüm etmek için açılıyoruz. Adresimiz, her güzel şeye, her iyi yöne doğru ufkun alabildiğine açık olduğu enginlikler. Açıkdeniz’desiniz. İyi yolculuklar…

Açıkdeniz Dergisi Sayı:2 / Nisan 2022

Şiir tahlileri: Cumhuriyet devri Türk şiiri

Ali̇ Karam

Fatih Çınar

Hali̇l Berktay

İbrahim Halil Altınyüzük

Bir tercihin serencâmı Hayat artık ‘kutularda’ yaşanıyor. İnsanların ev-işyeri-taşıt, gözlerinin ise bilgisayar-televizyon-telefon ‘kutu’larına hapsolmaya başladığı bir zaman dilimindeyiz. Kâinattan kopuş, tabiata yabancılaşma bugünlerin belki en büyük yoksunluğu... Açıkdeniz engin ufuklara doğru yola çıkarken, bu duruma kendimizce bir itiraz ve cevap olarak, kapaklarımızda her sene âlemler içinden bir âlemden imgelere yer vermeyi düşündük bu yüzden. Kâinata yabancılaşmaya karşı bir direniş olacaktı bu. Dergimizin hazırlık aşamasında, yayın kurulumuzda bu düşüncemiz bir adım daha ilerledi. İlk senemizde her ay hayvanlar âleminden enstantaneler sunmaya karar vermiştik. Bu görseller, o sayının ana konusu ile bir şekilde irtibatlı hale gelemez miydi? İlk sayımızdaki penguenler, açık denizlerdeki o şevkli halleriyle, gençlikteki enerji ve heyecanı çağrıştırdılar bize. İkinci sayımızda aynı yaprağın üstünde olmalarına karşılık âdeta birbirine küsmüş haldeki uğurböceklerini, ‘toplumsal gerilim’e dair latif bir uyarı gibi gördük. Üçüncü sayımızda ‘sevgisiz din dili’ni çalışırken, arkadaşının ayağına basarak ‘hiddetle’ konuşan kuş çekti dikkatimizi. Dördüncü sayıda, harikulâde sarı rengi içinde bir papağan, tarih konusunda bitimsizce tekrarlanan ve çoğu da yanlış ezberleri aklımıza getirdi. Papağanın insan gibi konuşması harikulâde bir durumdu ama, hele ki yanlış ezberleri papağan gibi tekrar insana asla yakışmıyordu. Ve beşinci sayımız, keskin Doğu-Batı ayrıştırmasını bir kedinin ‘gözlerinden’ değerlendiriyor. Ayrı renkte olup aynı işlevi gören ve ideal görme durumunu beraberliklerinde sağlayan bu gözler, dengeli ve kuşatıcı bir bakışı ilham ettiler bize. İşte kapak tercihlerimizin hikâyesi...

Açıkdeniz Dergisi Sayı:5 / Temmuz 2022

Ich möchte hier von einer Firma berichten bei der ich mir nicht sicher bin ob es ein Irrenhaus, ein Zoo, ein Zirkus oder ein Kindergarten war. Was ich in diesem Buch Schreibe ist eine Dokumentation des Arbeitsalltags in dieser Firma deren Namen ich allerdings nicht nennen möchte. Einer Firma in der so viel Schwachsinn gelaufen ist das man nicht glauben möchte dass es sich in den Jahren 2016 - 2020 abgespielt hat. Unterschlagung, Sexuelle Belästigung, sexuelle Nötigung, Bedrohung, Körperverletzung, Beleidigung, üble Nachrede, Verleumdung, Ehebruch und noch so vieles mehr. Hauptsächlich von den Geschäftsführern begangen. Es sind Dinge abgelaufen die jeglicher Vorstellungskraft entbehren. Dinge die man nicht glauben kann und / oder will. Leider ist das alles aber wahr. Gleichzeitig führe ich den Charakter des durchschnittlichen Türken auf. Ich berichte auch aus persönlicher Erfahrung von der Arbeits- und Denkweise des Türkischen Justizapparates. Des Rassismus und der Herabsetzung von „Ausländern“. Offen gelebter Antisemitismus. Von der Hinterlistigkeit und der Feigheit der Menschen die sich über allem stellen. Ich möchte hier auch einmal mit dem Gerücht aufräumen das Türken sauberere Menschen sind als alle anderen. Damit das Türkische Frauen ach so moralisch einwandfrei sein sollen. Von einem System das Lichtjahre von jeglicher Zivilisation entfernt ist. Kurz gesagt möchte ich dass Sie ALLES vergessen dass Sie ständig hören. Ich berichte aus zehn Jahren praktischer Erfahrung mit diesem Land und diesen Leuten.

Arbeiten und Leiden in der Türkei

Die Fabrik die Irre macht

Cumhuriyet devri Türk şiiri

Mehmet Kaplan'a armağan

Büyük Türkiye rüyası

(edebî bir tahlil)

Oğuz Kağan destanı

Türk edebiyati üzerinde araştırmalar

Die ungeschönte Wahrheit über dreieinhalb Jahre Arbeiten und Leben in der Türkei. Der Charakter und die Psyche der Menschen im Alltag. Wie es ist in einem Türkischen Krankenhaus zu liegen und wegen Beleidigung des Präsidenten vor Gericht zu stehen wenn die Richterin verkatert zur Verhandlung erscheint. Vergessen Sie alles was sie über die Türkei und die Türken zu wissen glauben. Lesen Sie einen Erfahrungsbericht aus erster Hand.

Mehmet Kaplan

About

Books

Join the club