Reviews

Bitirdim. Benim çok demode ve kullanışsız bulduğum üçüncü tekille yazılmış, anlatımı çok klasik ve baş karakterin çocuk olduğu bir roman olduğu için sevmeyeceğimi düşünmüştüm ama kitaba aşık oldum. Israrla tavsiye ederim. Sebeplerini de kendimce şöyle ifade edeyim. 1) Romanın muhteşem bir hikayesi ve çok iyi işlenmiş, asla kimliklerinin temsilinden ibaret olmayan karakterleri var. Favorim herkes gibi Agnes. Yalnız Leek’i daha çok tanımak isterdim. Romana Leek üzerinden bir eski erkeklik – yeni erkeklik karşılaştırılması katılabilirmiş. Bir de 1992 kısımlarında içime sinmeyen noktalar var. 2) Anlattığı toplumla ve şehirle kurduğu ilişki mükemmel. Stuart, Thatcher döneminin ekonomik değişimlerini, işçi sınıfının yok oluşunu ve bunlarla iniltili olarak Glasgow şehrinin ölümünü romanda kusursuz bir dengeyle işlemiş. Bu kısımlar romanı sadece kuru, tatsız, ideolojik bir vaazdan ibaret bir politik roman olarak sınıflandıracağımız yoğunlukta ya da çiğlikte değil aksine romanda anlatılan dönemi, toplumu ve şehri anlamamıza katkı sağlayan bir yan rolde. 3) Queer bir çocuk, hayatındaki her erkek tarafından istismar edilen bir anne ve beş para etmez bir baba üzerinden de dönemin erkek egemen kültürünü çok iyi vermiş. Yazar bu kültürün öznesi olmayıp da bu kültüre isteyerek ya da istemsiz destek olanlardan da lafını esirgememiş. Hikayesinden güç alan bir roman olduğu için hikayeden çok bahsetmemeye çalıştım. Size de roman üzerine bir şeyler okumadan başlamanızı tavsiye ederim. Tuğla gibi olmasından sakın korkmayın su gibi akıp giden taş gibi bir roman. Duygu Akın'ın çevirisi de çok iyi. Mutlaka okuyunuz.