Reviews
Son zamanlarda okuduğum hiçbir kitap beni bu derece sarsmadı. Yazarın 13 yaşındayken bir yemekte tanıştığı Gabriel Matzneff ile düştüğü korkunç günleri, bütün gerçekliği ile ve o dönem yanında olmayan-buna göz yuman yetişkinler ile yüzleşerek anlatıyor. Seksenlerin ortalarında Paris’te elli yaşında bir yazar, gencecik kızların -hatta daha da küçük oğlan çocuklarının- gençliklerini yok ediyor, üzerine bu ilişkilerden edindiği materyalleri (mektupları, tecrübeleri) kendisini temize çıkaracak şekilde eğip bükerek kitaplarında kullanıyor. Bu kitaplarla muazzam bir edebi saygı ve hayran kitlesi kazanıyor. Bu süreçte 70lerde yükselen entelektüel sol kesimin savunduğu cinselliğin özgürleşmesi duruşunu da kendisini gizlemek için muazzam bir paravan olarak kullanması da etkili.Yazar üzerindeki cinsel şiddeti 1-2 yıl kadar sürse de, bitmeyen tacizler ve Vanessa’nın ismini fotoğraflarını gerek belgesel gerekse web sitelerinde kullanması ve daimi olarak kendisine ulaşma yolları aramasıyla yıllar boyunca devam ediyor. Bir kadının hayatına korkunç bir el koyma durumu. Çevresindeki diğer yetişkinler, aile ilişkileri de ayrı bir travmalar zinciri. Böyle bir gerçek hikaye için “çok güzel” diyebilmek insanı zorluyor ancak 2021 de okuduğum ve en fazla etkilendiğim kitap buydu.