Uykusuzluk

Uykusuzluk

Henry Miller2017
Ayrıksı bir yazardan ayrıksı bir kitap… Henry Miller yirminci yüzyılın başkaldırıcı yazarlarından. Kapitalizmi reddederken sosyalizmi efendi değiştirme olarak gördü. Anarşizmi Amerikan “doğaya dönüş” geleneğiyle, Beat Kuşağı ve “çiçek çocuklar” ile ilişkilendirilen Miller, Yitik Kuşak içinde de sayılmaz. Miller’ın Uykusuzluk’ta (Insomnia) sözünü ettiği Japon kadın, 1967’de yetmiş altı yaşındayken tanışıp âşık olduğu kabare sanatçısı Hoki Tokuda. Yine bu dönemde yaptığı suluboya resimler de kendi resimleri arasında özel bir bölümü, Insomnia Dizisi’ni oluşturur. “Henry mitolojik bir yaratığa benziyor. Yazıları ateşli, yıldırım gibi, girift, hain ve tehlikeli. Yazdıklarının gücünü, o günahtan arındırıcı, yıkıcı, gözüpek, korkunç gücünü seviyorum. Yaşama duyulan hayranlığın, coşkunun, her şeye olan tutkulu ilginin, enerjinin, taşkınlığın, gülüşün ve ansızın patlayan fırtınaların bu tuhaf karışımı aklımı başımdan alıyor. Her şey silinip süpürülüyor: ikiyüzlülük, korku, basitlik, yalancılık. İçgüdünün ortaya konması bu. Birinci tekil kişiyi, gerçek adları kullanıyor; düzenden biçimden hatta kurmacadan bile nefret ediyor.” – Anaïs Nin İngilizceden çeviren Haluk Erdemol Notos Edebiyat-Anlatı
Sign up to use

Reviews

Photo of Eylül Görmüş
Eylül Görmüş@eylulgormus
4 stars
Jul 1, 2022

Henry Miller’ın henüz okumadığım ama namını çok duyduğum erotizm dozu yüksek diğer eserlerine kıyasla oldukça sakin bir kitap bu. Küçücük olmasına rağmen okurken büyük bir zihinle karşı karşıya olduğunu hissediyor insan. Miller, aşık olduğu bir Japon kadını anlatıyor gibi ama aslında daha çok kendini, kendi aşık olma biçimini, saplantısını, tutkuyla ilişkisini anlatıyor ki bence hepimizin hayatımızın belirli dönemlerinde düştüğü dehlizler bunlar. Zaman zaman bilinç akışının serbestliği yorsa da, ilginç bir okuma deneyimiydi diyebilirim. “Aşka inanabilsen, onun gereklerini yerine getirebilsen mükemmel olur. Yalnızca bir ahmak, katıksız bir aptal becerebilir bunu. Bir tek o özgürdür derinlere inmeye ve göklerde fink atmaya. Masumiyeti korumaya alır onu. Kendisi korunma isteğinde bulunmaz.”