Aşk-ı Mesnevi Sonsuz Aşk
"Aşk imiş her ne meyve varsa şu kainat bağında, Her dem başka bir alemin başka bir dalında, Yaratır mı hiç şu Alemi lüzumsuz boş yere, Her nereye baksan gösterir sana bir mucize." Hz. Mevlana ve Şems-i Tebrizi'nin tanışmasının sırlarını araştıran üç arkadaşın 1200'lü yıllara Şems'in peşine düşerek ilahi aşkın anlamını araştırmaları ve dinlerin tarihi kökenlerine uzanarak ulaştıkları sembolik kavramları canlı bir biçimde anlatıyor. Bu uzun mistik yolculukta her varlık kendi varlığına bir delil oluşturmakta ve varlıklar evreninin toplamı yaratıcıyı göstermektedir. Bu yolculuk esnasında evrendeki en küçük yapıtaşından en büyüğüne kadar felsefi bir incelemeyle hareket eden eser, yaratıcının varlığını tek tek ispatlayarak ilerliyor. Aşk-ı Mesnevi, içerisinde yer alan 40 adet yolculukla beraber insanı evrenle bir bütün halinde bir iç yolculuğa çıkartarak ruhlar ve evrenler aleminin gizemlerini sunuyor. Aşk-ı Mesnevî isimli bu eserimiz, parça parça iç içe geçmiş halkalar halinde, aynen Mevlana'nın diğer kıymetli eseri -Fihi Ma Fih-Ne Varsa İçindedir- gibi varlık alemine ait bir kısım varlıkların, Kainatı müşahede etmesini ve yaratılış delillerinin kendi lisanlarıyla konuşturulmasını anlatan 40 adet hikayeden oluşur. Bu uzun mistik yolculukta her varlık kendi varlığına bir delil oluşturmakta ve varlıklar evreninin toplamı yaratıcıyı göstermektedir. Bu yolculuk esnasında evrendeki en küçük yapıtaşından en büyüğüne doğru felsefi bir incelemeyle ve sıralamayla hareket eden eser, yaratıcının varlığını tek tek ispatlayarak ilerliyor. Kainattaki her bir varlık, kendi varlığına bir delil olduğu gibi, ondan çok daha önemli olan yaratıcısını da gösterdiği ve ilan ettiği gibi; kainatta gerçekleşen pek çok hikmetli tabiat harikası varlık da, yine onu gösterir. İşte bu önemli eserimizde, varlıkların bu yönünü ele alarak kainatta var olan en büyük cisimlerden en küçüğüne doğru giden bir sıralamada örnek olarak seçtiğimiz bazı varlıklara ilişkin yaratılış delillerini hikaye tarzında aktararak anlatacağız. Eserin metodolojisi ve dokusu, en küçük ve en büyüğü bir çember üzerinde birleştiren bir yaratılış silsilesi içerisinde devam eden bir yolculuktan ibarettir. Bu yolculuğumuza, kainattaki en büyük cisimle ve onun hikayesiyle başlayarak, en küçüğün hikayesini anlatarak bitireceğiz ve sonunda göreceğiz ki, kainat bir bütün olarak en küçük yapıtaşından en büyüğüne kadar mükemmel bir yaratılış silsilesi içerir ve her varlık kendi lisan-ı haliyle yaratıcısına işaret eder ve onun varlığını bildirir. Dolayısıyla, kainattaki en büyük ve en küçük arasında, yaratılıştaki zorluk bakımından bir fark olmayıp, en küçük en büyüğün küçültülmüş bir sureti hükmündedir. Bu yolculuğumuz sırasında, atomlardan yıldızlara; sineklerden insanlara kadar kademe kademe sıralanan bu yaratılış silsilesi içerisinde birbirine bağlantılı bir silsile-i nuraniye olduğu müşahede edilecektir. Aynı zamanda, kendi içerimizde de gerçekleşen bu yolculuğun son kısımlarında şöyle bir tablo ile karşılaşırız ki, yaratılışın en ince noktalarında küçük ile büyük; zerre ile kürre bir olmaktadır ve kendi nefsimiz bu ikisinin arasında bulunan nihayetsiz dereceler arasında yükselip alçalabilmektedir. Aşk-ı Mesnevi'yi aşk ve gizemi tevhid ve dinlerin birliği ekseninde birleştiren bir modern zaman Mevlana ve Mesnevi felsefesi yolculuğu olarak da ele alabiliriz. Birçok gizem ve çözümünü beraber sunan bu değerli eseri mutlaka okumanızı öneriyoruz.