Hafif Metro Günleri
"Karanlıkta yol alan hikâye karanlıkta son bulur" demesi ne, Borges’in sevdalısı? Esin perileri kurşuna dizilirken, kalemin kurşunlarında can verirken. Gecenin sessizliği bozulunca perdeleri açmak, ışığı kapamak istemiyorum. Güneşin doğuşundan bana ne? Güneşin altında eski(yen’i) bir şey olmadığını ayırt etmek istemiyorum. Yazılanlar hafifler, kurur, uçar, silinir güneşte. Sözcükler, tümceler, bütün canlılıklarını, koyuluklarını, tazeliklerini yitirir ya! Sayfalar da ağarır, sözcükler solar; gece serpilen renklerle kelebek kanadına dönen sayfalar, hücre duvarın(a)ı (tırm)andırır artık. Hafif Metro Günleri, anlatıcısının zihninde ayrıntı avına çıkmış bir metin. "Tanımlanmayan" anlatıcıysa yaşamı da, tüm anlatıları da bir göstergeler kuyusu olarak görmeye başlamış, bu nedenle çevresinde gördüğü her şeyi durmaksızın yorumlayan, bu yorumlardan sonuçlar çıkaran, öfkeli ve alaycı bir kent gezgini. Hafif Metro Günleri, 1998’de "anlatı" olarak yayımlanmıştı; Yalçın sonraki baskılarda kitabına, türlü nedenlerle, "roman" demeyi uygun gördü.