
Reviews

cinsellik ve güzelliğin beslenme eylemiyle bitişikliği üzerine daha önce de düşündüm. insan hepsi için açtır, bu yüzden şiddetli hazlar yamyamlığa benzer. ve belki de kitapta gerçekten anlamakta zorlandığım en hoş cümle de bununla ilgilidir. "insan olmak bir sınırı aşmaktır" diyor carson. mutlaka bununla bir ilgisi olmalı. birbirimizin gözlerine bakıyoruz, yansımalarımıza, soluk ışıklara, bölünmüş siluetlere. aşk orada hiç yok. belki de şu yüzden: "güzellik hakikattir demek ve durmak için. güzelliği yemek yerine. yemek istemek yerine. ilk baştaki saf düşüncem buydu. tek bir şeyi gözden kaçırdım. güzellikle karşılaştığımda onun eskimiş- kendi kalbimin içinde çoktan yenmiş olacağını. arzuma göre, tapınaklarla, tanrıyla birlikte dışımda değil. içimde. çoktan ben olmuş olacaktı." tüm bunlar bana persephone the wanderer şiirini hatırlatıyor. ancak kitap benim için incelikli bir tahnit bile değildi ne yazık ki. anne carson ancak pencere demirlerine dokunup geçebilecek bir rüzgar gibi kaldı burada.