Bozkurtlar

Bozkurtlar Türklerin En Büyük Sembolü; Bozkurt...

Eren Sarı2016
Bozkurt, Türklerin en büyük sembolüdür. Olayı hemen siyasete yormayın. Orta Asya'dan beri Türklerin en büyük göstergesi olmuştur bozkurt. Nasıl İspanyollar boğayı, İngilizler aslanı, Ruslar ayıyı... Seçmişler ise biz de bozkurtu seçmişizdir. Bozkurtlar atasına bağlıdır, liderine sahip çıkar ve ona biat eder. Dünya'da evcilleştirilememiş tek hayvandır ve özgürlüğü elindeki en büyük kozdur. Bunu şöyle daha iyi açıklayabilirim ki, bozkurt hayvanı yakalandığı zaman boynundaki "Öd" denilen keseyi parçalar ve kendini ölüme terk eder. Türklerin en büyük özelliği olan bağımsızlık, özgürlük ; bozkurtlar için de hayati önem taşımaktadır. Aile hayatı olarak bile bize benzer olan bu hayvanlar tek eşliliği seçmişlerdir ve eşi ölmeden başka bir eş aramaz. Ve fazlasıyla kıskançlardır. Hatta ve hatta bizim turan taktiğimiz bozkurtlardan esinlenmedir. Bozkurt sürüsü sağdan ve soldan giden öncüler, ardından da ortadan gelen esas kuvvetlerle düşmanına saldırır. Bizim birçok savaşta sancağı havaya kaldırmamızı sağlayan strateji, bu konuda da ortağız. Taşıdığı karakteristik özellikler yüzünden biz Türk gençlği kendimize bozkurtu sembol edinmişizdir. Bu özellikleri daha arttırabiliriz ancak anlatmak istediğimi anlatabildim sanırım. Türklerin bozkurtlardan geldiği de destanlar da yazmaktadır. Benzerliklerimiz gerçekten hayranlık uyandırıcı. Okuyunca beğendiğim bir bozkurt hikayesini de sizinle paylaşmak isterim : Bir avcı grubu ormanda ilerlerken bozkurt süresi ile karşılaşıyorlar. Bu türe her yerde rastlanmadığı için hemen avlayıp doldurmak istiyorlar. Sürü avcıları fark edince ormana giriyor, hepsi girdikten sonra üç tanesin geri geldiğini görüyor avcılar. Sanki vurulmak istiyormuşcasına beklemeleri avcıları şaşırtıyor ama üç bozkurtu da vuruyorlar. Sürüyü kaçırmak istemeyen avcılar rehberlerin "Ormanın bu bölümü çok sık ve dik yamaçlıdır" uyarısına rağmen, sürünün peşinden ormana giriyor. Avcılardan birini yılan sokmasından dolayı iş yarım kalıyor ve geriye dönüyorlar. Dönüşte üç kurtu almaya geldiklerinde, kitabın yazarı ölene kadar unutamayacağı bir manzarayla karşılaştığını söylüyor. Kurtlardan biri ölmüş, birisi ölmek üzere birisi ise acı çekiyor. Sonuncu kurtsa kaburgasıyla kalça kemiği arasındaki bölgeden yara almış, ayakta durmakta zorluk çekmesine rağmen ölen kurtu yemeye gelen dört karakurta kafa tutuyor. Dört karakurt ise yaralı bozkurt yüzünden ölü Bozkurta yaklaşamıyor. Avcıları gören karakurtlar hemen kaçıyor. Onların uzaklaştığını gören bozkurt, ağır yaralı olan ve acı çeken diğer bozkurtun boğazını ısırıyor ve öldürüyor onu. Sonrada kendi düşüp ölüyor. Ölen ilk bozkurtun da boğazındaki diş izlerini fark edince, daha fazla acı çekmemesi için arkadaşı tarafından öldürüldüğüne kanaat getiriyorlar. Üzerlerine doğrulmuş namludan korkmayan Bozkurtlar ve diğer gördükleri avcıda hayranlık uyandırıyor. Kurtları doldurmak yerine gömmeyi daha uygun buluyor. Gömme işlemi bittikten sonra yerdeki kanlara dakikalarca bakıyor. Altın kaplama bıçağıyla koluna bir kesik atıyor ve bozkurtların mezarı yanındaki karlara kendi kanıyla tek bir kelime yazıyor : Sorry... (Üzgünüm) Belki yüzde yüz gerçektir belki bir halk efsanesi ama anlatmak istediğini anlattığı için harika bir hikaye olduğunu düşünüyorum. Sonuca geldiğimizde anlatmak istediğimi ayrıntılı bir şekilde anlattım. Bu kitap Bozkurt’u anlatıyor… Kafalardaki birkaç yanılgıyı düzeltebilmişsem ne mutlu bana amacıma ulaşmış demektir. Her konuda bilinçlenmemiz gereken dönemleri yaşıyoruz. Bozkurt Türklerin efsanevi bir simgesidir ve hep öyle kalacaktır, gerisi gelip geçicidir. Bozkurtçu Geçlere Selam Olsun Eren Sarı / Elmalı / 13.11.2016
Sign up to use