Türkiye-AB İlişkilerinin Değişen Seyri ve Gümrük Birliği’ni Yeniden Düşünmek
Türkiye-AB ilişkileri yarım asrı aşan süreç içerisinde birçok evreden geçerek günümüze kadar süregelmiştir. Her ne kadar nihai hedef gerçekleşmese de bu süreçte Türkiye önce "aday ülke" ilan edilmiş, ardından ise "müzakere eden aday ülke" statüsüne terfi ettirilmiştir. Tüm bu süreçte iki taraf birbirine değişik mekanizmalarla eklemlenmiş ve kurumsal entegrasyon özellikle ekonomi alanına oldukça ileri seviyelere gelmiştir. Ekonominin bu denli ön plana çıkmış olmasında ise asıl dönüm noktasını 1995 tarihli Gümrük Birliği Kararı oluşturmuştur. Gümrük Birliği (GB) ile birlikte Türkiye mevzuat açısından AB'yi temel dayanak noktası almış, işlenmiş tarım ve sanayi ürünlerinde ise "sıfır vergi" rejimine geçilerek her türlü gümrük engeli ortadan kaldırılmıştır. İmzalandığı dönem, dönemin özgün şartları ve GB sayesinde elde edilmesi beklenen politik avantajlar açısından bakıldığında GB'nin "yerinde bir karar" olup olmadığına ilişkin tartışmaların bugün yeniden masaya yatırılması gerekliliği açık biçimde ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma Türkiye-AB ilişkilerinin doğasının değiştiği varsayımından ve dünya politik ekonomisinin kapsamlı bir dönüşümden geçtiği iddiasından yola çıkarak GB'nin, en azından kimi boyutları açısından, tartışmaya açılması gerektiği tezini öne sürmektedir. Bu kapsamda bu yazıda GB'nin mevcut haliyle niçin sürdürülemeyeceği üzerine üç temel argüman geliştirilecek, GB'nin yeniden tartışmaya açılmasına ilişkin bir çerçeve sunulmaya çalışılacaktır.