Türkiye'nin Ortadoğu'daki Güç Kapasitesi: Mümkünün Sınırları
Bu çalışmanın amacı Türkiye’nin Ortadoğu’daki “bölgesel güç” kapasitesini ölçmektir. Bu eksende, özellikle son dönemde Türkiye’nin artan bölgesel nüfuzunun yapısal unsurlarına ve bu unsurların sürdürülebilir olup olmadığına yoğunlaşılmıştır. Türkiye, dış politika aktivizmi açısından 21. yüzyılın ilk on yılında diğer dönemlere kıyasla oldukça etkin bir politika izlemeye başlamıştır. Ülkenin geçirdiği politik, ekonomik ve kültürel dönüşüm ve küresel sistemde yaşanan değişimler, söz konusu aktivizme imkân sağlamıştır. Ulusal ve küresel dönüşümün açtığı fırsat penceresi ile siyasi girişimciliği birleştiren dış politika yapıcılarının katkısıyla Türkiye’nin değişik nedenlerle yıllardır uzak kalmayı tercih ettiği ya da zorunda bırakıldığı Ortadoğu bölgesinde daha görünür hale geldiğini tespit etmek gerekir. Bu açıdan Türkiye, Ortadoğu da bir aktör haline gelmiş bölgeye ilişkin politikalarında nispeten daha bağımsız ve Ortadoğu halklarının sempatisini kazanan adımlar atmıştır. Bu gelişmeleri temel alan Türkiye’nin, Ortadoğu bölgesinde “rol model” olduğu ya da “düzen kuran” aktör statüsüne yükseldiğine ilişkin argümanlar, yazılı ve görsel medyada sıkça dillendiriliyor olsa da bu iddiaların sistematik ampirik analizinin yapılmadığı görülmektedir. Bu boşluktan yola çıkan bu çalışmada, Türkiye’nin kapasitesi, diplomatik güç, ekonomik güç ve yumuşak güç unsurları açısından verilere dayanarak ampirik olarak ele alınmıştır. Çalışmanın vardığı sonuç, Türkiye’nin Ortadoğu coğrafyası ekseninde beklenti-kabiliyet açığından mustarip bir ülke olduğu, bu çalışmada belirtilen eksiklerini gideremediği sürece “bölgesel lider” olamayacağı yönündedir.